12 Mayıs 2008 Pazartesi

Birazda Tebessüm - Düşünce Suçu

Adam her gün papağanını camın önüne bırakır, işe öyle gidermiş. Papağan da akşama kadar yoldangeçenleri izler, söylediklerini dinlermiş.Bir gün gene papağan camın kenarında dururken aşağıda eylem yapan gençler' Tek Yol Devrim' diye bağırıyorlarmış..

Ertesi gün sağcı gençler eylem yaparken papağan ' Tek Yol Devrim' diye bağırmaya başlamış..Sağcılar da evi taşlamışlar. Yakıp yıkmışlar. Adam eve dönünce çok şaşırmış ve olanlar komşulardan öğrenmiş. Papağana aynı şeyi bir daha yapmamasını söylemiş.

Bir sonraki gün solcular eylem yaparken papağan sağcılardan duyduğu 'Milliyetçi HareketEngellenemez' sloganını söylemeye başlamış...Bu sefer solcular evi taşlamışlar. Adam eve döndüğü zaman bu sefer dayanamamış, papağanı kümese atmış..

Kümeste..Tavuklar: Ne oldu lan artiz? Bütün gün öyle orada camda durup etrafa bakmayı biliyordun.
Papağan: S..tirin lan o...pular. Ben sizin gibi fuhuştan yatmıyorum.
Düşünce sucundan yatıyorum.

Mutlu Bir Evliliğin Sırrı

Kahvede sohbet eden adama arkadaşları: ''Senin aile yaşantına hayranız, eşin ve çocuklarınla çok mutlu bir yaşantın var. Karının bir dediğini iki etmiyorsun. Bumutluluğunun sırrını bize de anlat yoksa pısırık olduğunu düşüneceğiz.'' derler.

''Kısaca anlatayım..'' der adam.''Düğünümüz bittikten sonra karım kendi atına, ben de kendi atıma bindik evimize doğru gidiyoruz. Benim bindiğim atın ayağı takıldı ve sendeledi. Karım eğildive benim atıma 'Bir' dedi. Biraz daha ilerledik ve benim atımın ayağı tekrar takılıp tökezlediği zaman eşim tekrar eğilip atıma 'İki' dedi. Az sonra atım tekrar aynışekilde tökezleyince eşim atından indi ve at'a 'Üç' dedi ve çeyizinden tabancasını çıkartıp atımı alnından vurdu.Ben şok olmuştum...

Eşime bir hışımla çıkıştım ''Yazık değil mi ata neden vurdun kadın manyak mısın sen?'' diye bağırdım... Karım arkasını döndü ve bana 'Bir' dedi. Ve o günden sonra karımın bir dediğini iki etmedim.

Daha Fazlası İçin: http://www.fikrimbu.com

Hayat Dersi

Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden; her gün hayatın ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı. Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına.
Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu. Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu. Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı. Kızı da hiçbir şeyanlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.
Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra, adam cezvelerin altındaki ateşi kapattı. Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu. İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu. Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı. Kızına dönerek sordu:
- Ne görüyorsun ?
- Patates, yumurta ve kahve ? diye alaylı bir cevap verdi kızı.
Daha yakından bak bir de dedi baba, patatese dokun. Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi. Aynı şekilde, yumurtayı da incele.Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü. En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi. Söylenileni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı. Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı.
- Bütün bunlar ne anlama geliyor baba ?
Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarınıanlattı. Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı farklı tepkiler vermişlerdi. Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü. Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş, katılaşmıştı.Ancak, kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamenyeni bir şey çıkmıştı
.- Sen hangisisin ? diye sordu kızına.
Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin ?
Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin?
Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracaksın ?
Yoksa, kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayınduygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mivereceksin ?
Daha Fazlası İçin : http://www.fikrimbu.com/maillerimize-gelenler/69-bireyselmutluluk.html

Emniyet Kayıtları

Emniyet Genel Müdürlüğü sözcüsü Feyzullah Arslan, 155'i çevirip, "Polis İmdat"a edilen telefonlardan ilginçlerini, bir kitapta toplamış.
* * *
Adam karısından şikayetçi: "Bana yemek pişirmiyor!"
Kadın, kocasının ihanetinden şüpheli: "Nasıl intikam alabilirim?"
Şarhoş meyhane kapısından telefon ediyor: "Çok içtim, şoför gönderin!"
Delikanlı futbol hastası: "Abi maç kaç kaç bitti?"
***
Kadın, kuçağında çocuğu, 155'i arıyor: "Amcası, oğlum konuşmayı yeni öğreniyor, ona bir alo der misin?"
Adam, insanlardan vazgeçmiş eşeklerden şikayetçi: "Bizim, mahalledeki eşekler çok anırıyor, şunları susturun!"
Kadın, özgürlüğüne kilit vuran kocasından şikayetçi: "Kapıyı kilitledi gitti, kurtarın!" Kılıbık kocanın, gizli kaçış planı:
"Karım beni evden çıkarmıyor, bir telefon edin, beni karakola çağırın!"

EMNİYET Müdürü Feyzullah Arslan, polislerarası telsiz muhabbetleri"ni de derlemiş...

"Merkezden ekiplere: "Filan yerde at arabasıyla hırsızlık yapıldığı ihbarı var!"
Ekiplerden biri soruyor: "At arabasının rengi ne?" "At arabasının rengi mi olur, tahta rengi!"
* * *
Bir bankaya bomba atmışlar, olay yerine giden ekip durumu özetliyor: "Camlar hım hışır olmuş, kayda değer bir olay yok!"
* * *
"Merkez" kimse anlamasın diye "kapalı" soruyor:
"Malum yerde misiniz?" "Malum yerden, malum yere seyir halindeyiz. (Bir süre sonra) Malum yerden, malum yere intikal ettik, malum şahısı, malum yerde gördük, malum şahıs, malum şekilde duruyor."
bu kadar "malum" merkezin kafasını karıştırır: "Hangi malum şahıstan bahsediyorsunuz?"
* * *
Bir caddede, içinde bomba olduğu sanılan bir paket var,
"merkez" ekipleri uyarıyor: "Çevre güvenliği alın, pakete dokunmayın, uzman ekip geliyor." Biraz sonra: "Uzman ekibe gerek yok, paket boş!" "Nasıl anladınız?" "Üzerinden kamyon geçti!"

* * *
EMNİYET Müdürü, kavşaktaki kalabalığı görünce, ekiplere araştırmalarını söyler, bir ekip durumu anlatır:
"Sayın müdürüm, minibüs at arabasına çarpmış, at vefat etmiş!"
"Başın sağolsun evladım!"

Ekipten, merkeze: "Asansörde kaldık, yardım gönderin!" "Hangi asansörde!" "Bizim asansörde!"
* * *
YONCA Evcimik, stadyumda konser veriyor, Emniyet Müdür Yardımcısı, konserdeki ekip amirine soruyor: "Konserde son durum nedir?" "Efendim, henüz daha Aboneyi söylemedi!"

Daha Fazlası İçin: http://www.fikrimbu.com

 
Gazeteler